DİĞER
"Şevket Süreyya Aydemir’in bir özelliği, çok canlı karakter tahlilleri yapabilmesi ve bu çerçevede söz konusu dönemin bazı şahsiyetlerinin aslında her dönem karşımıza çıkan benzerlerini hatırlatmasıdır."
"Afganistan’da kadın futbolunu 'modernleşme-Batılılaşma' vitrinine indirgemek, haksızlık olur. Çünkü kadınların futbol oynama cehdi, onların kamusal alanda varolma mücadelesinin de bir vitriniydi. Bu mücadeleyi yürütenler de vitrin mankenleri değil, kanlı canlı insanlardı – kadınlardı. Ve o vitrinin ülkenin kadınları için eni konu yüreklendirici bir etki yarattığı anlaşılıyor."
Türkiye ormancılığının ciddi bir revizyona ihtiyaç duyduğu açıktır. Ancak bu revizyon mutlaka konunun bütün taraflarının katılımıyla ve ortak akılla yapılmalıdır
En çok kazanan yazarlar listesine İskender Pala, Sinan Yağmur, Mustafa Armağan’ın girmiş olması, ünlülerin Saray’ın hiçbir yemeğini kaçırmaması bu mücadelenin “kazanım”larıdır. Ancak yine de bunlar kültürel iktidar olmaya yetmiyor...
On yedi yıllık iktidar, eğitim sistemindeki türlü değişikliklerle “İdeal Türk Çocuğu”na bambaşka bir anlayış kazandırdı: dindar nesil...
“Niçin kültür alanında iktidar olamıyoruz” sorusunu, Tanpınar’dan ilhamla, şu şekilde değiştirmeyi öneriyorum: Kültür alanında muktedir olsaydık bunu fark edebilir miydik?
Nasılsa Peyami Safa, Ahmet Hamdi Tanpınar ve büyük, derin Doğu’nun yazarı Necip Fazıl var. Safiye Erol, yerli ve millî olan dâhil, hiçbir çevreye uygun bulunmuyor...
Celâl Üster: Sanat servislerini bir lüks olarak gören gazeteler, gündemin yoğunlaştığı durumlarda kültür sayfalarına “ilk kurtulunması gereken safralar” olarak bakar
Türkiye son yedi yılda tam yarım trilyon dolarlık beton yatırımı yapmış. Bu rakamın inşaat yerine, eğitim, sağlık, sosyal altyapı ve araştırma geliştirmeye dayalı hizmet sektörlerine dönüştürülebileceği bir Türkiye'yi sadece tahayyül edebiliyoruz
Son 10 yılda Makyavelizm bir siyasî zekâ örneği ve liderlik başarısı olarak pazarlanırken, ilkeler ve değerler geri plana itildi; siyasete "seçim kazanıldığı sürece her şey mubahtır" mantığı egemen oldu...
Uçak, ayran, lale, zekâ, tank, edebiyat, bienal, süt, arama motoru, mimarî. Yerli ve millî; olmak ya da olamama hâli...
20. yüzyıl başlarında İstanbul'un fuhuş piyasasına yönelik saldırıların çoğu özgül olarak Beyoğlu'na yöneltilmiştir
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık